Sayfalar

21 Şubat 2011 Pazartesi

istikrar yoksa başarıda yoktur.



son 10 yıl

2000-2002 Mircea Lucescu: 1 UEFA Süper Kupası, 1 Turkcell Süper Lig

2002-2004 Fatih Terim

2005-2005 Gheorghe Hagi: 1 Türkiye Kupası

2005-2007 Eric Gerets: 1 Turkcell Süper Lig

2007-2008 Karl-Heinz Feldkamp

2008 - Cevat Güler: 1 Turkcell Süper Lig

2008-2009 Michael Skibbe: 1 TFF Süper Kupa

2009 - Bülent Korkmaz

2009-2010 Frank Rijkaard

2010 - ? Gheorghe Hagi:

15 Şubat 2011 Salı

Yaptıklarınız için teşekkürlerimizi ve nefretlerimizi sunuyoruz...




Kendi camianız istemiyor,hani Galatasarayın sahipleri diye adlandırdığınız...

Taraftarlar istemiyor-müşteriler varya hani Galatasarayın ruhu diye adlandırdığınız...

yazılı & görsel medya istemiyor,

Yalakalık yaptığınız hükümet cephesinden de eleştirildiniz,

Sponsorlarınızı zor durumda bırakacak ithamlarda bulunuyorsunuz bence onlarda kalmanızdan yana değil....

eee, NEDEN HALA ORADASINIZ.

Zvjezdan Misimović




Futbolcu harcamak kolaydır,marifet futbolcuyu kazanabilmektir.Fatih hocayı sevenimiz vardır sevmeyenimiz vardır ama hoca şuan takımın başında olsa misimoviç'ten kesin faylananırdı,en azından oyuncuyu kazanmak için mücadele ederdi.Başarılı insanda ego olur,teknik direktörlük birazda insan idare edebilmektir.Şimdi düşünüyorum da hagi beşiktaşın başında olsa, guti(r.madrid)-quaresma(inter)-simao(atletico madrid) hangisi misimoviçten daha ciddidir.Ciddiyet nedi? Başka bir örnek emre bölezoğlu ne kadar ciddidir, ya da batuhan karadeniz.Eyvallah kimse Galatasarımızdan daha büyük değildir ama getirmek için büyük paralar verilen futbolcuları bu kadar kolay göndermekte kimsenin haddine değildir.

Sadece iyi futbol izlemek istiyorum, galatasarayımı geri istiyorum.

28 Kasım 2010 Pazar

Galatasaray ÇK...



Evet… Galatasaray SK olmuş, Galatasaray (Ç)öp (K)utusu… Nerede işe yaramayan adam, hepsi bizde… Saymaya gerek yok o 11-12 adamı zaten herkes biliyor da bir Ali Turan var ki Allah Fenerbahçe’nin başına vermesin… 23 yaşındayım, kendimi bildiğimden beri Galatasaraylıyım, hiçbir oyuncu için bu ifadeyi kullanmamışımdır ama Ali Turan senin Galatasaray’a imza attığın güne lanet olsun… Lan nasıl bir adamsın yaa, sen nasıl bir topçusun arkadaş… Holosko’yla girdiğin pozisyon varya hani mal gibi penaltı yaptırttığın, ulan 10 saniye öncesinden anladım penaltı olacağını, şerefsizim dalacak bu adama yakalayamaz zaten bu holoskoyu aha geliyo penaltı dedim, yanıltmadın lan beni, tepki bile veremedim o pozisyonda. Ne olacağını biliyorum zaten niye tepki vereyim… Sen varya sen, sen futbolcuysan bak ben Kobe’yi falan rakip olarak görmüyorum kendime o derece diyorum, geçtim yani senin Galatasaray futbolcusu olmanı, sen varya sen sen 2. Amatöre bile fazlasın bak, olum bırak lan sen futbolu falan git, hatta siktir ol git başka bir şeyle uğraş, harbiden bak futbolculuk yapmak zorunda değilsin, mutlaka vardır daha iyi yaptığın bir şey… Hele ki sağ bek olarak.. Aman diyim aman.. Sen araba falan kullanıyorsan eğer, sağ şeridi bile kullanma hacı, hep soldan git…. Sağda büyük tehlikesin harbiden… Galatasaray orta sahasının vazgeçilmezi büyük topçu Ayhan Aga, topu aldığında direkt Neill’e Servet’e oynayacağına bi bak hacı topu aldığında sağa sola belki sağdan soldan kaçan vardır, bi kontratak yakalarız.. Ama ne gerek var dimi forman garanti nasıl olsa aldığını ver geriye, bi de arada top rakipteyken kayarsın yalancıktan… Oww adama bak bee kendini yerden yere atıyo hacı adam mücadele ediyo deriz dimi… Yersek… Klasik, hani “adamın forması bile kirlenmemiş arkadaş” sıfatından oyuncu olmamak için, arada kayarsın forman kirlenir, tamam yırttın.. Şimdi malzemeci düşünsün… Neyse zaten daha 9-10 tane daha şerefsiz hakkında yazardım da herkes yazdı zaten şimdiye kadar.. Hain servetleri, bi bindirme yaparım da gol atarız aman neme lazım Baltaları da unutmadık yani..

Kaç aydır yazmıyodum bişey, Rijkaard gittiğinden beri zaten küsmüşüm futbola, şeyimde de değil açıkçası yenilmişiz yenmişiz, bu sezonu attım çöpe,maçları da izlemiyodum aslında uzun zamandır.. Beşiktaşlı bir arkadaşla uzun zaman sonra buluşma bahanesi oldu bu maç, o yüzden izledim… Bir ali turan gördüm ki bu akşam yazmamak elde değil…

Ama olsun Rijkaard gittiya, her şey düzeldi dimi, her şey güllük gülistanlık,çiçekler böcekler falan… Bu arada yarınki antremanda senden Hagi’ye kafa atmanı bekliyorum Servet, nasıl çıkarır lan senin gibi bi adamı oyundan.. Hadi koçum göreyim seni. “Finish him…”

29 Ağustos 2010 Pazar

Galatasaray'ın futbol politikasızlığı...


Son 3 gündür sadece blog okuyorum,benimse içimden hiçbirşey yazmak gelmedi.Berkan balta'ya atıfta bulunan birkaç şey karalamış oda isyanda tabi.Okuduğum bloglarda,gazetelerde ve televizyonlarda çalışan insanlardan kat kat iyi analizler yapan arkadaşlar olduğunu birkez daha gördüm.Aklı selim düşünebilen insan sayısı oldukça fazla herkesin yolu açık olsun.Perşembe günü kralın çıplak olduğunu gösteren maçın ardından okuduğum iki blogu ayrı bir yere koyuyorum.Üstadlar emeğinize sağlık.

http://kayipzamaninpesinde.blogspot.com/2010/08/galatasaray-nasl-bilirdiniz.html

http://plaseyihanrigibivuruyorum.blogspot.com/2010/08/bir-baska-yalnz-adam.html



Malum rezaletten sonra futbolun ve elbette galatasarayın hayatımı nasıl etkilediğini birkez daha anladım.Uzun bir süre artık futbol konuşmak galatasaray düşünmek istemiyorum.Akıl sağlığım ve sevdiklerim için en iyi karar bu.93 yılında manchester zaferiyle alsancak meydanında attığım turu milad olarak aldığım galatasaray aşkıma (belkide bunun için benim gözümde Galatasaray = avrupa demektir)bir süre ara vermek şuan en iyi karar.Belkide kendimce totem yapıyorum belki ben ilgilenmez takip etmezsem Galatasaray daha iyi olur,aptalca...


Daha fazla uzatmanın alemi yok uzattıkçada batarım zaten...

Galatasaray'ın futbol politikasızlığımı;

Nerden baksan tutarsızlık/Nerden baksan ahmakça.

27 Ağustos 2010 Cuma

Oysa bir umuttu hep gönlü besleyen, dayan yüreğim diyen...






2 transfer gelir, Sabri, Pino ve Kewell iyileşir, Cana takıma iyice alışır, takımdaki kaos biter, herkes bi derin nefes alır, kendine güveni gelir herkesin, Aykut'tan daha iyi bi kaleci de bulduk o da zamanla daha iyi olur, belki bişeyler değişir dedim Aydın o golü atınca ama sen naptın? Bütün hayallerimi BALTAladın..

Tüm suç senin değil elbette belki, zira takım bugün rezalet oynadı, nerdeyse iyi oynayan bi adam bile yoktu ama o dakikada orda o topu taca, kornere, tribünlere bi yere atacaksın, o topa vurdurmayacaksın aga, vurdurmayacaksın.... Hücuma katkın sıfır, savunma da yapamayacaksan bu takımda oynamayacaksın.

Heee, bu arada kapalı ortamlarda sigara içme hakan, cezası var malum...

26 Ağustos 2010 Perşembe

DEMİRCİNİN IT' İ



Şiddetli bir kış döneminde bir dağ kurdu aç kalır, yaşamak ve ayakta durmak için köye iner. Köy halkının kar içinde yiyecek arayan kazlarını görür, bir iki tanesini parçalar karnını doyurur dağa çıkar. Köylü kurttan korunmak için köpek beslemeye başlar.

Kurt bir hafta sonra tekrar köye iner, sabahın alaca karanlığında köyün fırıncısının kapısını açık görür, içeri girer ekmekleri yer karnını doyurur tekrar dağa çıkar. Fırıncı kurttan korunmak için köpek beslemeye başlar.

Kurt onbeş gün sonra köye iner. Koyun kıdıklarının taze olduğunu anlar, takip eder, koyunların dışarıda olduğunu görür, yediğini yer yemediğini parçalar, tekrar dağa çıkar. Köyün Çobanı kurttan korunmak için köpek beslemeye başlar.

Kurt yaşama şansını artırmak için gene köye iner kurdun kokusunu alan köyün bütün köpekleri peşine düşer, kurt başlar kaçmaya….
Geri döner bakar ki kaz sahibi köylünün köpeği en önde koşuyor. Kazlarını yedim haklıdır, yakalarsa beni parçalar diye düşünür daha hızlı kaçmaya başlar.

Bir ara döner bakar ki , kendisine en yakın fırıncının iti var. Ekmeğini almıştım, haklıdır, yakalarsa beni parçalar diye düşünür daha hızlı kaçmaya başlar.

Bir ara döner bakar çobanın iti en önde koşuyor. Koyununu parçalamıştım, haklıdır, yakalarsa beni parçalar diye düşünür daha hızlı kaçmaya başlar.

Döner bakar bütün itler yorulmuş, teker, teker dökülmüş, kovalamaktan vazgeçmişler... Ama O da ne. Demircinin iti kendisine o kadar yaklaşmış ki; bir türlü peşini bırakmıyor. Diğer itler geri döndüğünden demircinin itini tek başıma nasılsa haklarım diye düşünür ama seslenmeden de edemez :

- Ulan it oğlu it! Beni kovalayan itlerin bazıları haklı. Kazlarını, ekmeklerini, koyunlarını yedim. Buna rağmen hepsi peşimi bıraktı. Senin sahibin olan demircinin demirini dişledim dişlerim kırıldı... Sana ne oluyor da peşimi bırakmıyorsun? Demiş ve bir atlayışta it oğlu it'i parçalamış.

FATİH ALTAYLI KOMİKSİN.




Eski futbolcusu,yöneticisi ve daha ne kadar Galatasaraylılık kimliği ile konuşan kişi varsa. Galatasaray'lının Galatasaray'a verdiği zararı başka kimse vermiyor.Yazıklar olsun sana,elinde medya gücü var diye sallıyorsun. bu güç sana böyle ağır,mesnetsiz ithamlarda bulunma hakkı vermez.Sıkıya geldinmi geri vites.Yazık çok yazık.

24 Ağustos 2010 Salı

Bindik bir alâmete gidiyoz Karpaty Lviv'e...




24.08.2010 21:47
Medical Park Sağlık Raporu: 24 Ağustos Salı

Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı’nın Perşembe günü oynayacağı Karpaty Lviv maçı öncesinde sakatlıkları ve tedavisi devam eden futbolcuları ile ilgili bilgiler aşağıda belirtildiği gibidir:

Kasık bölgesindeki zorlanma ve yüklenme nedeniyle terapisi yapılan Harry Kewell dinlenmeye alındı.

Bel ve kasık ağrıları olan Elano Blumer riske edilmemek için dinlenmeye alındı. Elano Blumer’e terapi seansı yapıldı.

Her iki futbolcu da Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı’nın Karpaty Lviv maçı seyahat kadrosuna alınmadı.

http://www.galatasaray.org/futbol/mpsaglikraporu/haber/7700.php


Sayın Helvacı bursaspor maçının ardından mevcut kadromuz rakibi elemek için yeterli demişti.Hayırlı olsun, mevcut kadronun en formda ve hırslı ismi ile berbat ortasahanın tek kreatif ismi olmayacak rövanş maçında.Çok merak ediyorum Yalano blumer nezaman riske edilecek.Artık bu kadar komedi yeter isyanlardayım.

Galatasaray kadar başınıza taş düşşün.



http://www.dailymotion.com/video/xmau2_galatasaraymanchester-united_news

Seviyorum seni her zaman, her şartta ve herşeye rağmen.

22 Ağustos 2010 Pazar

Yakın Plan-1 Vedad Ibisevic-




Vedad Ibisevic
Doğum Tarihi: 1984/08/06
Uyruk: Bosna
Doğum Yeri: Vlasenica (Bosna-Hersek)
Boyut / Ağırlık: 1,88 m / 82 kg
Medeni Hali: Evli
Hobiler: İnternet, müzik, tenis
Önceki kulüpleri: Alemannia Aachen, FC Dijon, Paris St-Germain, Saint Louis Üniversitesi

Willkommen in der Bundesliga



Geçtiğimiz cuma günü itibariyle Bundesliga 2010-11 sezonuna merhaba dedi.Mükemmel bir açılış töreni izledim, dünya kupası açılışı yada avrupa şampiyonası açılış törenlerinden hiçbir farkı yoktu benim gözümde.Açılış maçıda büyük keyif verdi Bayern Münih v Wolfsburg arasında oynanan maç duyduğuma görede 197 ülkede canlı yayınlanmış,müthiş bir olay marka değeri açısından.
Cumartesi izlediğim Hoffenheim v W.Bremen mücadeleside üstad Ömer Üründül yorumları haricinde gayet güzeldi.Hoffenheim forveti Demba Ba'yı çok beğendiğini söyleyen üstad,hangi özelliklerini beğeniyorsunuz sorusuna,bir forvette olması gereken tüm nitelikleri yükledi helal olsun.(Sergen Yalçın nediyorsun : W.Bremen takımı mesut'un gidişinden sonra sıradan bir takım olmuş, aman aman bir futbol oynamıyor sıkıntı var güntekin)Şahsi fikrim Marko Marin'in kısa sürede bu takımın mesut özil'den sonraki yıldızı olacağıdır.Yakın gelecekte marin bundesliga'ya damga vuracak futbolcular sıralamasında 2 numaramdır.Hoffenheim türkiye'deki tüm spor kuluplerini özelikle büyük geçinenlere örnek olması gereken bir kuluptür.Hem tesisleşme yapılanma açısından hemde oyuncu izleme değerleme ve sportif başarı açısından güzel işlere imza atıyorlar.(bkz Peniel Mlapa)Vedad harika başladı sezona takımın lideri olduğunu gösterdi.Tobias Weis ve Sejad Salihovic ortasahada Chinedu Obasi ve Demba Ba hücümda bu sezon iyi performanslar sergiyeceklerini düşünüyorum.Tabi Andreas Beck'ide unutmamak gerekir.Özetle son 2 yıldır hayran olduğum Hoffenheim takımı (totenam takımı gibi oldu :))bu sezon bundesliga'da fovori takımımdır.

FCB - WOB 2:1
HOF - BRE 4:1
HSV - S04 2:1

21 Ağustos 2010 Cumartesi

BUNDESLİGA & LA LİGA YETER BANA














Bu sene lig tv almıyorum,premier lig zaten digiturk grubunda son 2 yıldır izleyemiyorum,seri-a izlediğimde uykum geliyor bir türlü maçın sonunu getiremiyorum, geriye laliga ve bundesliga kalıyor.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

nontvspor


Ntvspor son günlerde Galatasarayımızla ismi anılan 'Zvjezdan Misimovic''in menajeri ile telefon görüşmesi yapıyor,görüşmeyi yapan Özgür Buzbaş.Lİg tv'den ayrılıp ntvspor'a geçen dilara gönder'de bizzat misimoviç'le görüştüğünü söyledi canlı yayında.Geçtiğimiz haftada Özgür Buzbaş rosicky'nin menajeri ile görüşme yaptığını ve transferin gerçekleşmeyeceğini söylemişti.Buraya kadar herşey normal gibi görünüyor ama peki neden?Güntekin neden Guti'nin menajerine canlı bağlanmadınız transferi aylar sürdü?Ersin neden Niang'a türkiye hakkında sorular sormadınız?türkiyede tanıdığı futbolcuları, istanbulu?Anlamıyorum ntvspor neden çomak sokuyorsun transfere,ortalığı bulandırıyorsun.Bendemi paranoya oldu bilmiyorum ama son dönemde acayip illet oluyorum.

MK

15 Ağustos 2010 Pazar

FUTBOLLİCA: Hırçın Rijkaard!

FUTBOLLİCA: Hırçın Rijkaard!: "Frank Rijkaard'ı geçtiğimiz sezon Haziran ayında tanıdım.Kulüp idarecleriyle iyi bir takım kurmak ve ne yapmaları gerektiğini planlamak i..."

YÖNETİME İTHAF EDİLMİŞTİR

Dün gece maçtan sonra berkanla konuşmuştuk,malum herşey tahmin ettiğimiz gibi gelişince insan daha da kahroluyor.Kaleci defans,orta saha derken yönetim ve transfer politikasızlığı ile sürdü muhabbet.Ama finalı üstâdın şu sahnesi ile yaptık.Çok güldük bu yaşadığımız sürece çok uygun bulduk,buyrun...

Gel bana bilmediğim birşeyler söyle.

Hiç maçın analizini yapmak gibi bir niyetim yok,o oynasaymış bu çıkmasaymış vs vs vs... Değişen birşey yok galatasaray'da bunu görmek için kâhin ahtapot paul olmaya gerekte yok. Sokaktaki çocukta biliyor galatasaray'ın sorunlarını, yönetimde.Fakat bekliyor, beklesinler bakalım. 2.başkan transfer için dünya kupasının bitmesini bekliyoruz demişti, çok merak ediyorum zihninde hangi dünya kupası vardı. Velhasıl,uzatmaya gerek yok aşağıdaki sözler herşeyi anlatıyor.

Yeter
Bilmedigim bir şey söyle bana
Mutluluğu anlat mesela
Bilmedigim bir şey söyle
O çok duyduğum yalanlar olmasın
Bilmedigim bir şarkı söyle bana
Sözlerinde ayrılık olmasın

Yeter bu dünya’nın cefası derdi
Yeter boş yere kaç bahar tükendi
Yıllarca kendimi kahrettiğim yetti
Gel bana Bilmedigim bir şeyler söyle
Yıllarca dinlediğim aynı masallar yetti
Gel bana Bilmedigim bir şeyler söyle

Bilmedigim bir şey söyle bana

Gülmeyi anlat mesela
Bilmedigim bir şey söyle
Ezbere bildiğim dertler olmasın
Bilmedigim bir şarkı söyle
Gözlerimde hüzün bırakmasın.

13 Ağustos 2010 Cuma

Herşey güzel olacak,peki ne zaman?


Maskemi taktım
Sürdüm boyalarımı
Giyindim en süslü yalanlarımı
Bir yüzüm gülerken, gizlenir öbür yüzüm
Kimse duymasın içimden ağladığımı

Aslında hayat zor değil
Mutsuzluk diye birşey yok, yalan
Herşey güzel olacak, herşey güzel olacak
Ne zaman, ne zaman?

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Murat Kosova gitti; Sergen, Rıdvan NBA anlatsın!!!



Bugün forumda arkadaşlarla Murat Kosova'nın gidişinden sonra Ntv'de Nba maçlarını kimlerin anlatacağı konusu açılınca güzel bir muhabbet döndü, herkes kendince olası replikleri yazdı, ben de kendimce yazdım burada da yayınlayalım... Yakında Ntv'de ana haber bültenini bile Güntekin, Rıdvan, Sergen üçlüsünün sunmasından korkan birisi olarak, Nba'e de bu üçlüyle çözüm bulacaklarını düşünüyorum...

Sergen: "Yani Güntekin şimdi Lakers takımına baktığın zaman öyle aman aman bi oyuncusu yok, Kobe Kobe diyorlar ama abartı yani, Lakers gibi takımların daha iyi oyuncularının olması lazım, Kobe gayet düz bi oyuncu yani, en fazla üçlük atar, ne biliyim şöyle bi 7834738 derece havada dönüp sonra bi mum duruşu yapıp potanın arkasından bi smaç falan basamaz yani..." "Miami takımına baktığın zaman çok büyük sıkıntılar var Güntekin"



Rıdvan: "Boston takımının oyuncuları 2-2-1 için daha uygun aslında ama maç deplasmanda olunca, 1 puan da Boston için iyi olunca naptı Boston'un hocası, orta sahayı kalabalık tuttu, 1-3-1 oynadı bugün"

Rıdvan: "Bugün maçtan önce Phil Jackson'la Stan Van Gundy'ye "Gelin bu maçı oynamayın maçı 98-98 berabere sayalım" deseler, ikisi de kabul ederdi"

Ama en bombası bu olurdu bence:
Güntekin: "Evet hocam Steve Nash için ne diyorsunuz"
Rıdvan: "Ben sana Nash gibi 80 tane bulurum Türkiye'de Güntekin"

Rıdvan: "Şimdi Carlos boozer atıyo, zıplıyo oynuyo yani" (Orta saha oyuncuları için sürekli kullandığı "alıyo, veriyo, oynuyo" klişesi vardır)

Rıdvan: "Bu Doc Riversla yardımcısı Amerika'yı, Nba'i tanımıyorlar henüz Güntekin, şimdi bi Sacremento deplasmanına iki kısa forvetle çıkarsan, sağlam bi 4 numaran da olmazsa seni perişan ederler güntekin"

Daha nice replikler türetilebilir....

Not:Murat Kosova'nın Ntv bünyesinden ayrılmasına çok sevindim. Çünkü artık kesinlikle taraflı yayıncılık yapan ve kalitesi yerlerde sürünmekte olan Ntv'ye fazla gelen bir isimdi. Ntv'den, Kenan Onuk döneminin son temsilcisi de ayrıldı. Sergen'le, Rıdvan'la takılırlar artık. Ama Ntv'ye benden nacizane bir uyarı; "SIKINTI VAR NTV"

1 Ağustos 2010 Pazar

FRANK' A VE HAYATA DAİR...


"BENİM İÇİN SKOR DEĞİL FUTBOL ÖNEMLİ"
Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, futbol anlayışıyla ilgili olarak, kendisi için göze hoş gelen oyunun daha önemli olduğunu söyledi.

Hollandalı çalıştırıcı kariyeri boyunca güzel futbol için çalıştığını dile getirirken, ''Benim için önemli olan güzel futbol oynamak. Futbolculuk ve teknik direktörlük kariyerim boyunca sürekli olarak bunun için çalıştım. Futbolun halk için oynandığını düşündüm. Türkiye'de ise sonuç almak, insanlara her zaman daha çekici geliyor. Burada netice öne çıkıyor, oynadığınız futbol değil. Ancak iyi futbol oynarsanız, o anlayışın devamı gelir. Bu gelecek için bir yatırımdır. Teminattır bir anlamda. Bugün rakip ağlara gitmeyen top, ilerleyen zamanda sizi istediğiniz sonuca ulaştırabilir. Önemli olan futbola bakış açısı ve mentalite'' diye konuştu.

Sen gittiğnde kıymete bineceksin frank,şimdilerde sana sıkca sallayanlar sen gittiğinde metiyeler düzecekler arkandan.İşte böyle bu ülke burası böyleyiz biz sonuç odaklı başka hiçbir şey tatmin etmiyor bizi,sadece futbolda değil ki hayata dair olan ner varsa böyleyiz mesela %70'imiz erken boşalıyor.Biz herşeyde milliyetçilik duygusunu önplana çıkararız frank,milli takım formaları neden turkuaz diye bir astsubay mahkemeye verir federasyonu,bizim için tüm maçlar kader maçıdır,telafisi olmayan... Fenerbahçe galatasaray derbileri dünya derbisidir bize göre.Potansiyellerimizle gurur duyarız biz netice alamadığımızda da yerin dibine sokarız,Biz türküz frank,birbirimizden hem nefret eder hem severiz,ve kahretsinki her iki duyguyu da en uçlarında yaşarız.Bu sana yapılan ilk değil frank sonda olmayacak,sen yabancı olduğun içinde değil hani nice değerlerini harcadı bu ülke harcıyor.Biz alıştık frank,alıştırdılar sorgulamadan yaşamaya,içi boş nesiller olduk son 20 yılda,kal geliyor artık bize.Neyse dağılmaya başladım,sen bize fazlasın frank hemde çok fazlasın en iyisimi sen git daha fazla kendini sevdirmeden...

MK

30 Temmuz 2010 Cuma

Aynı tas, aynı hamam...


Aslında hiç yazasım gelmiyor böyle sonuçlardan sonra, böyle bir küskünlük mü desem, kırgınlık mı desem hadi biraz da hayal kırıklığı ekleyelim, işte hepsinin karışımı bir şey oluyor, ne bir spor haberine bakasım ne okuyasım gelmiyor işte… Ama kısa bir özet geçelim yine de… Bu arada şimdiden kusura bakmayın, böyle sonuçlardan sonra öyle garip hissediyorum ki yazarken de cümlelere de pek dikkat etmiyorum. Şimdiden özür diliyorum bozuk ifadelerden dolayı vs…

Değişmesi gereken ama değişmeyen bir sürü şey var yine geçen sezondan, zaten hepimiz de gördük… En başta değişmesi gereken orta üçlü hala aynı, al Arda şu topu kurtar bizi mantığı, 2 metre ilerisine pas atamayan bir adet Barış Özbek. (Barış varken Sarp ve Ayhan’ı eleştirmeye vicdanım el vermiyor ki dakika 70e kadar takımın Arda’dan sonra en iyi ismiydi bence Ayhan). Hala yan topa çıkma özürlüsü bir kaleci (kaleci mi kaleci ne arar la bizde-Aykut’a ithafen- Çünkü ben şahsen Ufuk’a çok güveniyorum, Frank’ı 2 senedir eleştirebileceğim tek nokta Ufuk varken hala Aykut’a kaleyi vermesi). Zaten bu adam benim için Steaua Bükreş maçında bitmişti. Maçı izlerken Mehmet abimle birbirimize maç 2-0 olunca şimdi yeriz biz bi tane dememiz ve saolsun takımın da bizi mahçup etmemesi hatta 2 tane yemesi. Yenilen gollerden sonra Ali Samiyen’deki suskunluk, takımın ve seyircinin moral motivasyonunun sıfıra düşmesi (Hadi 2-2 olunca anlarım da 2-1ken bari taraftar takımı kendine getirsin, stadı cenaze evine döndürmenin anlamı yok). Sürekli sakat bir Milan Baros ve bunu bilmemize rağmen hala Baros dışında sadece bir forvetimizin olması (Allah Battalı korusun). Madem bu konuya girdik yine kampa yetişecek dendiği halde kampa yetişmeyen transferleri de ekleyeyim bu listeye maçtan bağımsız olarak. Daha ufak ayrıntılara girsem uzar gider bu liste…
Gözüme çarpan bir olumlu gelişmeyi de yazayım bari, hiç mi olumlu bir şey olmadı dün akşam demeyelim. Çünkü Frank Rijkaard’ın en çok önem verdiği konulardan birisi… Uzun top oynamamak, özellikle defans ve kalecinin topu uzun vurmaması. Dün başta Servet olmak üzere bütün oyuncular bu konuda azami gayret gösterdi ve hep kısa ve mümkün olduğunca kısa ve tek pas oynamaya çalıştılar. Frank bir senesine mâl olsa da en sonunda öğretti bir şeyler türk topçusuna. Öğrenmeme konusunda inatçı öğrenciler vardırya hani ilkokulda ama öğretmenler zorla öğretirler bir şeyleri, kaldırırlar tahtaya gerekirse iki saat uğraşırlar o çocukla ama öğretirler en sonunda bir konuyu, bir işlemi vs. , aynen o misal… Hemen kaba bir hesap yaparsak, Frank 10-15 sene kalırsa bu takımda belki total futbola falan yaklaşırız biraz…

Son olarak ne yapın edin bu turu geçin orada ey futbolcular, ligi o kadar önemsemem ama Avrupasız bir sezona tahammülüm yok…

BY.

Unutulanlar dışında, yeni birşey yok galatasaray'da...


Ben girişi yapayım,berkan gün içinde özetler mevcut durumu...

MK

27 Temmuz 2010 Salı

Transfer çıkmazı,alternatif pazarı.


Galatasaray dışında transfer listesinde alternatif bolluğu olan bir takım varmıdır çok merak ediyorum.Vay arkadaş,ne alternatifli bir listeymiş bir türlü asıl olanı bulamadık.Bu ne küçük düşürücü bir durumdur böyle.Oturursun teknik ekibinle gidecek olan futbolcular belirlenir,gönderirsin;hocanın takımda görmek istediği oyuncu listesi ile görüşür basarsın parayı alırsın.Bu kadar acizleşmenin gereği yok kimse kusura bakmasın.Aman efendim 10 taksite böldük,3 ayda taksit erteletebiliyoruz,100 tl'de bonus kazandık...Yazık gerçekten yazık.Kendi adıma yıldız diye nitelendirilen futbolcu transferi beklentim yok. Fakat, transfer edilecek futbolcu sezon sonu belirlenmez,tüm sezon boyunca izler,değerlendirir, şartları uygun hale getirir ve sezon sonu bu işi bitirirsin,bu böyledir.Kulup pek çok konuda atılım yaparken bazı konularda da geriye gidiyor.Mehmet Helvacı demecini hatırlıyorum dünya kupası bitmeden;Transfer için dünya kupasının bitmesini bekliyoruz.(Başkan hangi kupadan bahsetti acaba)
Haldun abi'de bugün itibariyle yok artık,yönetim içinde kriz iyice ayyuka çıktı,şimdi başkanın krizi nasıl yöneteceğini göreceğiz.

Umarım hep birlikte güzel günler görürüz.

MK

Jo Cole & Steven Gerrard



Aynı durum Serdar özkan için Arda turan'a yapılsaydı ne olurdu acaba?

Bizim paşazade sakatlanmış yine...şaşırmadım tabi


27.07.2010 14:50
Ülker İdman Raporu: 27 Temmuz 2010 Salı

Galatasaray, Avrupa Ligi 3. Ön Eleme Turu’nda OFK Belgrad ile Perşembe akşamı oynayacağı maçın hazırlıklarına bu sabah Florya Metin Oktay Tesisleri’nde yapılan antrenmanla devam etti.

Teknik ekibimiz Frank Rijkaard, Johan Neeskens, Nezih Ali Boloğlu, Albert Roca Pujol ve Carlos Cuadrat yönetiminde, futbolcularımız saat 10.00’da günün tek antrenmanı için Jupp Derwall Sahası'nda toplandı.

Futbolculara antrenman boyunca taktik çalışmalar uygulandı.Antrenmanın son bölümünde çift kale maç oynandı. Sabah idmanı yaklaşık bir buçuk saat sürdü.

Milan Baros takımdan ayrı düz koşularına devam etti. Aydın Yılmaz’ın tedavisi ise sürdürülüyor.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Mehmet, Topalinho olur mu?



Galatasaray’ımıza geldiği günü daha dün gibi hatırlıyorum Çanakkale Dardanelspor’dan… Japon harikası(!) Inamoto’yla aynı gün imzayı atmıştı. Ç.Dardanel’den gelmiş olması nedeniyle kendisine her zaman için ayrı bir sempatim olmuştur ki Dardanel’den gelen oyunculara her zaman ayrı bir desteğim olmuştur kendimce. Gelen her oyuncu hakkında da iyi kötü bilgim vardır.Topal da onlardan biriydi, iyi işler yapacağını düşünmüştüm ki yaptı da bence, her ne kadar bir kesime kendini hiçbir zaman beğendiremesede… Gelmiş olduğu ilk sezon kendisinden beklentilerin çok da yüksek olmaması nedeniyle olsa gerek bu çocukta muhteşem bir potansiyel var, şöyle iyi topçu olur böyle iyi topçu olur yorumları yapıldı ki bence oldu da, malum Valencia gibi bir takım da bir adamı durduk yere almaz, ama bu övgüleri yapanlar gün geçtikçe beğenmez oldular Topal’ı… Nedenini anlayamadım ama bunu Xaviniesta’nın futbola getirmiş olduğu insanüstü stilden kaynaklandığını düşünüyorum… Tabi bütün ligleri artık rahat rahat izleyebiliyoruz, millet de her sağ bekin maicon, sergio ramos; her orta saha oyuncunun da Xavi, Iniesta; her forvetin de David Villa gibi oynamasını bekliyor… Neyse yine de Cevat Hoca’yla gelen şampiyonlukta katkısı yadsınamaz, herkes en azından o şampiyonluktaki hakkını verir heralde….

Ben Topal açısından çok sevindim bu transfere. İlk tepkim de git koçum David Villa’yla, Silva’yla oyna olmuştu. Villa Barca’ya, Silva M.City’ye transfer oldu ama olsun önemli değil. Her işte bir hayır vardı deyip olaya Mehmet Topal açısında o şekilde bakarsak, geçen sene, saydığım adamlarla her maçını (Barca, Real maçları hariç tabiki belki biraz da Sevilla) kazanmak zorunda olan bir Valencia’dan; Deportivo, Villareal gibi deplasmanlarda beraberliği iyi bir sonuç olarak gören Valencia’ya dönüşüm, dolayısıyla daha kontrollü bir oyun anlayışı Topal’ın kendisini daha iyi göstermesini, daha çok göze batmasını sağlayabilir. Neticede alan kapatma ve top kapma özellikleri, kendisini eleştirenler tarafından bile beğenilen özellikleri. Camp Nou’ya, Barnebau’ya ayak basacak olması, Xavi’ye karşı oynayabilecek olması bile onun açısından bu transferi haklı kılmak için yeterli bir nedendir.

Şuna değinmedem geçemeyeceğim Topal’a pas atamıyor diyenleri hiçbir zaman anlayamadım, maçları nasıl izliyorsunuz bilmiyorum. Uzun pas konusunda bence Türkiye’nin en iyi oyuncusuydu. Kendi yarı alanının ortalarından ve orta yuvarlağın oralardan sağ ve sol açıklara(winger diye tabir edilen) attığı pasları nasıl görmezsiniz. Tamam topu ortadan dikine ileri taşıma konusunda eksikleri vardı, bazen yavaş kalırdı, topu 2,3 kere dürtmeden bazen pas atmaması gibi eksikleri vardı ama pas isabeti konusunda haksızlık etmemeliydiniz… Şimdi adamın bu pas özelliğini eleştirenler muhtemelen o pasları Valencia’da attığını görünce “Vayy bee adam kendini ne geliştirdi” yorumlarını yapacaklar ama hayır o adam oraya gidince Topalinho olmadı, kendini geliştirmedi, o pasları burada da atıyordu zaten. Hem nasıl olacak o iş, gider gitmez İspanya oksijenini solur solumaz mutasyona mı uğrayacak adam? Kendisini geliştirecek elbet ama o gelişim, topu oyuna daha hızlı sokma, daha hızlı düşünme ve topu ileri taşıma, ulaştırabilme, kısaca hücuma daha fazla katkı yapma konularında olur… Hee bir de muhtemelen antrenmanlar sırasında şutlarını gören hocası ve arkadaşları onun maç sırasında daha çok şut atması konusunda teşvik edeceklerdir. Hasan Şaş’ın, Necati’nin, Ayhan’ın olduğu takımda insan Juninho olsa şut atmaya korkar. Ben 20 yaşında Galatasaray’da Hasan Şaş’la oynasam aldığım bütün topları ona atardım muhtemelen korkudan. Sabri gibi altyapıdan gelmeyince tabi onun kadar rahat da olamazsın, önüne gelene vuramazsın, her frikiğin başına geçemezsin…

Malatya Belediyespor’dan Çanakkale Dardanelspor’a geldiği zaman, 1 hafta sonra arkadaşlarına terminalin yerini soran ve memleketine dönmek üzereyken arkadaşları tarafından geri döndürülen bir adam Mehmet Topal… Her ne kadar o zaman 16 yaşında bir “yeni yetme” olsa da, gurbete dayanamayıp memleketine dönmeyi düşünen birinden, kaç senedir hedefim Avrupa’da oynamak, Premier Lig’de oynamazsam gözüm açık gider diyen, her türlü riski alarak dünyanın en iyi liginin(bence), en iyi 3. takımına transfer olan birisine dönüşmek, bu düşünce evrimini gerçekleştirmek her türlü takdiri hak ediyor diye düşünüyorum… Başarılar Mehmet Topal….

BY.